ULUĞ BEY
Uluğ Bey (d. 1393 – ö. 1449)
Written by admin on 07 Şubat 2011
Timur İmparatorluğu’nun 4. sultanı.Türk Matematikçi ve gökbilimci.
Timur’un erkek torunlarından hükümdar olanlardan birinin oğludur. 1393 yılında Sultaniye kentinde doğmuştur. Timur’un öldüğü sıralarda Uluğ Bey Semerkant’ta bulunuyordu. Maveraünnehir, Mirza Halil Sultan’ın saldırısı ve işgali üzerine babasının yanına gitmek zorunda kalmıştır. Babası buraları yeniden yönetimine alarak on altı yaşında olan Uluğ Bey’e yönetimini bırakmıştır. Uluğ Bey, bu tarihten sonra, hem hükümeti yönetmiş ve hem de öğrenimine devam etmiştir.
Uluğ Bey, bilgin ve olgun bir padişahtı. Boş zamanını kitap okumak ve bilginlerle ilmi konular üzerinde konuşmakla geçirirdi. Tüm bilginleri yöresinde toplamıştı. Uluğ Bey, dikkatlice okuduğu kitabı sözcüğü sözcüğüne hatırında tutacak kadar belleği vardı. Matematik ve astronomi bilgileri oldukça ileri düzeydeydi. Bir söylentiye göre, kendi falına bakarak, oğlu Abdüllatif tarafından öldürüleceğini görmüş ve bunun üzerine oğlunu kendisinden uzak tutmayı uygun görmüştür. Baba ile oğlu arasındaki bu soğukluk, Uluğ Bey’in küçük oğluna karşı olan yakınlığı ile daha da şiddetlenmiş ve sonunda Uluğ Bey’in korktuğu başına gelmiştir.
Çalışmaları
Uluğ Bey, Semerkant’ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır. Kadı Zade bu medreseye başkanlık etmiştir. Rasathane için yörede bulunan tüm mühendis, alim ve ustaları Semerkant’a çağırmıştır. Kendisi için de bu rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmişti. Rasathanenin yapım ve rasat aletleri için hiç bir harcamadan kaçınmamıştır. Bu gözlemevinde yapılan gözlemler, ancak on iki yılda bitirilebilmiştir.
Gözlemevinin yönetimini Bursalı Kadızade Rumi ile Cemşid’e vermiştir. Cemşid, gözlemlere başlandığı sırada ve Kadı Zade de gözlemler bitmeden ölmüştür. Gözlemevinin tüm işleri o zaman genç olan Ali Kuşçu’ya kalmıştır. Bu gözlem üzerine Uluğ Bey, ünlü Zeycini düzenlemiş ve bitirmiştir. Zeyç Kürkani veya Zeyç Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda faydalanılacak bir eser olmuştur. Zeyç Kürkani, bazı kimseler tarafından açıklanmış ve Zeyç’in iki makalesi 1650 yılında Londra’da ilk olarak basılmıştır. Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir. 1839 yılında cetvelleri Fransızca tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846 yılında aynen basılmıştır.
Zeyç Kürkani’nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonra Türkiye’ye getirilmiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir. Bir hile ile oğlu Abdüllatif tarafından 1449 yılında öldürülmüştür.
Uluğ Bey Rasathanesi
Uluğ Bey Rasathanesi’nin girişi, Semerkand
Uluğ Bey Rasathanesi, 1421yılında Timur İmparatorluğu’nun 4. sultanı Uluğ Bey tarafından yaptırılan 3 katlı bir gözlem evidir. Rasathanede devrin ünlü astronomları Ali Kuşçu, Bursalı Kadızade Rui, Gıyaseddin Cemşi çağdaşları ile birlikte çalıştılar. Son kısımları 1449 yılında Uluğ Bey tarafından tamamlanan ve tarihe Uluğ Bey Ziyci olarak geçecek eseri bu rasathanede hazırladılar.
Uluğ Bey’in en büyük eseri, Semerkand Medresesi inşaasından kısa bir süre sonra Semerkant’ta yaptırdığı büyük rasathanedir ve dış görünümü gezel bir rasathanedir. Uluğ Bey Rasathanesi de denilen bu rasathane, Semerkant Medresesi’nde yapılan matematik ve astronomi çalışmalarını pratiğe uygulamak, sonuçlarını hazırlanacak bir eserle ilim dünyasına sunmak gayesiyle yapılmıştı.
Uluğ Bey, 1421’de yapımına başlanan rasathanenin inşaası bittikten sonra, rasathane müdürlüğü görevini, Gıyaseddin Cemşid’e verdi. Rasat ve hesaplama işlerini o idare ediyordu. Gıyaseddin 1429 yılında ölünce yerine Bursalı Kadızade Rumi görevlendirildi. Rumi’nin 1430 yılında ölümü üzerine rasathanenin müdürlüğüne, Kadızade’nin talebesi Ali Kuşçu getirildi.
Uluğ Bey Medresesi
Uluğ Beg Medrese iç görünüm
Uluğ Bey Medresesi, Timur İmparatorluğu’nun 4. sultanı Uluğ Bey tarafından Semerkant’da Rigestan Meydanının karşısında duran 1417 – 1420 yılları arasında yaptırılmış olan bir medresedir. Uluğ Bey Medresenin yanında bir de Rasathane’yi de yaptırmıştır. Uluğ Bey Medresesi 15. yüzyılda Ana Asya’nın en iyi ve en önemli bir Üniversitesidir.
Uluğ Bey 70′e yakın o zamanın ünlü bilginlerini Semerkant’a getirtir, bunlar arasında ünlü Matematikçi veGökbilimci Gıyaseddin Cemşidve Bursalı Kadızade Rumi de vardı. Medresenin eğitim ağırlığı Matematikve Gökbilim dalı idi.
Ünlü bilgin ve filozof Nureddin Abdurrahman Cami bu medresede eğitim görmüştür. Uluğ Bey ve Gıyaseddin Cemşid sayısal yöntemlerle çözdüğü kübik bir denklemin çözümü olarak göstererek çözdüğü Sin
1° = 0.017452406437283571 (şimdi Sin
1° = 0.017452406437283512820…..) sayısal çözümü hesapladılar.
- Kübik denklemlerin doğru yaklaşık çözümleri için yöntemler,
- Sekiz ondalık kesre kadar doğru olan kesin sinüs ve kosünüs tabloları,
- Küresel trigonometri formülleri,
Ne yazık ki, Semerkand şehiri, bilimsel ve kültürel merkez olma özelliğini, Uluğ Bey’in ölümünden sonra kaybetmiş, gözlemevindeki ve medresedeki bilimsel faaliyetler onun ölümünden sonra durmuş ve konularında uzman olan kişiler Semerkand’ı terk etmişlerdir. Bu bilginlerin içerisinde en önemlisi Ali Kuşçu’dur.
Medrese’de 17. yüzyılın sonuna kadar İlahiyatla ilgili ders verildi, daha sonra Soyvetler birliği zamanında Buğday ambarı olarak kullanıldı ve tahrip gördü. 20. yüzyılın başlarında bazı bölümleri tekrar tamir edilip öğretime açıldı.
kaynak: turkbilimi.com