Asurlular
Asur İmparatorluğu, Aslen Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında bulunan Aşur / Asur (Qalat Şarqat) şehri ve çevresinde yaşayan bir Sami toplulukken özellikle M.Ö. 2000 sonrası doğu-batı arası global ticaretten faydalanarak gelişmiş ve topraklarını genişleterek ülkelerini bir imparatorluğa dönüştürmüş eskiçağ halkı. Başkentleri Ninova'dır. Mutlak monarşi ile yönetilmişlerdir.
İlkçağda, Ortadoğu'nun en büyük imparatorluklarından biri olmuştur. M.Ö. 2. binyıl'ın başından itibaren özellikle Anadolu'da koloniler kurmuş, Anadolu'ya yazıyı taşımışlardır. Asur ülkesi, önceleri Babil'e, M.Ö. 2. binyılın büyük bölümü boyunca Mitannilere bağımlı kalsalar da M.Ö. 14. yüzyılda bağımsızlıklarını kazanmış ve Fırat'a kadar topraklarını genişleterek buralara yerleşmişlerdir. Daha sonra Mezopotamya'da, Anadolu'nun güneydoğusunda, zaman zaman da Suriye'nin kuzeyinde büyük güç kazanmışlardır .
Fakat I. Tukulti-Ninurta'nın ölümünden (M.Ö. 1208) sonra gerileme dönemine girdi. M.Ö. 11. yüzyılda I. Tiglat-Pileser zamanında kısa süre yeniden eski gücüne kavuştuysa da, bunu izleyen dönemde hem Asur Krallığı, hem de düşmanları, yarı göçebe Aramilerin akınlarıyla yıprandı. M.Ö. 9. yüzyılda Asur kralları sınırlarını yeniden genişletmeye başladılar; MÖ 8. yüzyılın ortasından MÖ 7. yüzyılın sonuna değin III. Tiglat-Pileser, II. Sargon (Şarrukin) ve Sinahheriba (Sanherib) gibi güçlü kralların önderliğinde Basra Körfezinden Mısır'a kadar uzanan toprakları egemenlikleri altında birleştirerek günümüzde Yeni Asur İmparatorluğu olarak adlandırılan bir imparatorluk kurdular.
Son büyük Asur kralı, Asurbanipal'di. Asurbanipal, Elam'ı geçerek buranın halkını yok etmiştir.
Bu dönemde sanatta büyük bir gelişme olduğu bilinmekteyse de, hükümdarlığın son yılları ve M.Ö. 627'deki ölümünü izleyen dönemin olayları karanlıkta kalmıştır. Asur Krallığı M.Ö. 612-609'da Keldaniler'in ve Medler'in ortak saldırılarıyla yıkıldı.
İmparatorluğun çökmesiyle birlikte Asur halkı da tarihi kayıtlardan silinir. Son olarak Harran ve çevresinde yaşadıkları bilinmmekle birlikte kayıtlarda yeralmasa da eski imparatorluk topraklarında daha sonraki yüzyıllarda da yaşamlarını sürdürdükleri ve zamanla bölgenin diğer halkları içinde eriyip gittikleri aşikardır.
Zalimlikleri ve savaştaki atılganlıklarıyla tanınan Asurlular, anıtsal yapılar da bıraktılar. Ninova, Asur, Kalah (Nimrud), Dur Şarrukin (Horsâbad) ve başka yerlerde bulunan kalıntılar, Asurların mimarîdeki ustalığını göstermektedir.M.Ö 612'de Med_Babil kuvvetleri tarafından Asur Devleti'ne son verilmiştir.
Günümüzde bazı Süryani toplulukları Asurluların soyundan geldiklerini iddia etmektedirler.
|
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 2048x1536. |
Asur Yazısı
Mezopotamya’nın güneydoğusunda, Fırat ve Dicle Irmakları arasında kalan bölgede, bugünkü Irak’ın güneyinde uzanan, antik döneme ait eski bir uygarlık. M.Ö. 2000 ile M.Ö. 1000 yılları arasında etkin olan Babil uygarlığının başkenti, aynı adı taşıyan Babil kentiydi. Babil uygarlığı, M.Ö. 4000 yıllarından başlayarak gelişen tüm kültürlerin özelliklerini taşıyordu.
Mezopotamya bölgesi, M.Ö. 1850 yılında bir kısmı Sümerlere ve bir kısmı da Akadlara ait olmak üzere ikiye bölünmüştü. Bu dönemde Sümerler ve Akadlar, bölgede zengin bir kültür yarattılar. Sümerler, ilk yazı sistemi olan çivi yazısını icat ettiler ve bilinen ilk hukuk kurallarını oluşturdular. Bunun yanında, çömlekçi çarkını, yelkenli tekneyi ve sabanı icat ettiler. Bütün batı uygarlığını etkileyen edebî, müzikal ve mimarî eserleri yaratanlar da Sümerlerdi.
Sümerler ve Akadlardan sonra bölgeye hâkim olan Amoriler de bu kültür mirasını sahiplendi ve Babil kenti Dicle-Fırat bölgesinin siyasî ve ticarî merkezi konumuna geldi. Ardından, Güney Mezopotamya ve Asur ülkesini içine alan büyük Babil İmparatorluğu oluştu. İlk Babil hanedanının krallarından biri olan Hammurabi, kent devletleri arasında birlik sağladı, ünlü yasalarını uygulamaya koydu, bilim ve teknolojide ilerleme kaydedilmesini sağladı.
Hammurabi öldükten sonra, Babil uygarlığı gücünü yitirmeye başladı. Babil uygarlığı kısa sürede, Hitit, Asur, Elâm gibi birçok krallığın egemenliği altına girdi. Sürekli el değiştiren Babil, Kaldeli önderlerinden Nabopolassar tarafından başkent ilân edildi. Nabopolassar’ın oğlu II. Nabukadnezar, Babil’de görkemli asma bahçeler kurup Marduk tapınağıyla Zigguratı yeniden inşa ederek, Babil’e yaşam verdi. Babil, M.Ö. 539 yılında Persler tarafından işgal edildi ve bu işgalin ardından bir daha bağımsızlığına kavuşamadı.
Babil, M.Ö. 331 yılında Büyük İskender’in yönetimine geçti. İskender, Babil’i başkent yapmayı düşünüyordu; ama bu düşüncesini gerçekleştiremeden öldü. İskender’in ölümünden sonra Babil İmparatorluğu da sona erdi. Böylece, tarihin en büyük imparatorluklarından biri olan Babil İmparatorluğu devri kapanmış oldu.
içerik internetten derlenmiştir....