LİDYALILAR
LİDYA DÖNEMİ VE ÜNLÜ BAŞKENT SARDES
İ.Ö.685 yılı civarında, Lidya devletinin başkenti Sardes’de yaşayan Gyges (Giges) Heraklesoğulları hanedanlığına son vererek ülkeyi tarihin en görkemli ve zengin Krallığına dönüştürecek Mermenandlar hanedanlığı dönemini başlatır. Parayı icat eden Kral da Gyges’tir.
Artemis Tapınağı
İ.Ö.650–550 yılları arasında başkent Sardes, bir kültür ve sanat merkezi olarak gelişmiştir. Kutsal sayılan ormanlarla kaplı Tmolos (Bozdağ) dağı yamaçlarından birinde zapt edilmesi zor surlarla kaplı Akropol ve saray inşa edilmiştir.
Sardes’in içinden geçen Paktolos (Sart çayı) çayında bulunan altın parçacıklarından yola çıkarak altın madenini buldular. Bu olay kentin ve devletin yaşam düzeyini geliştirmiştir.
“PARA” KULLANIMI BURADA BAŞLADI
Zenginlik içinde yüzen Lidyalılar, “PARA” yı icat ederek altın olarak bastılar, o güne kadar takas şeklinde yürütülen ticareti, ağırlığı ve ayarının doğruluğu devlet tarafından onaylanarak garanti edilmiş, kolayca taşınabilir, devlet sınırları içinde ve dışında geçerli paralı sisteme dönüştürdüler.
Paraların hafif olması, kolay taşınıp, kolay saklanması halkın paralı sistemi çabuk benimsemesini sağlamıştır. Gyges’den sonra Lidya devleti beş ayrı kral dönemi yaşamıştır.
Krezüs dönemi Lidya Sikkeleri
Son Kral Kroisos (Krezüs=Karun) döneminde altın sikkelerin birim tespiti ve düzenlemeleri sonucu ticarette kesin ödeme biçimi olarak para kullanılmaya başlanmıştır. Lidya ve Sardes tarihte en görkemli dönemini bu yıllarda yaşamıştır.
Tarihçi Herodotos’a göre M.Ö. 7. yüzyılda Batı Anadolu’da merkezi Sardes kenti olmak üzere yeni bir devlet ortaya çıkan Lidya Devleti’ni Heraklitler sülâlesi kurmuştu. Lidya Kralı Giges zamanında ise iktidar Mermenatlar sülâlesinin eline geçmişti. Giges, takriben M.Ö. 687’de kral olmuş, zamanında Lidyalılar, kendi kıyılarındaki Milethos, Smyrna (İzmir), Kolophon şehirleri üzerine yürümüşlerdir. Kolophon’u ve Lidya ovasının batısındaki Spylos Magnesia (bugünkü Manisa) ele geçirilmiştir. Ancak Giges Batı Anadolu üzerine yürümekte olan Kimmer kavimlerine karşı başarılı olamamıştır. M.Ö. 609 yılında iktidara gelen Alyattes, Kimmerleri ağır bir yenilgiye uğratarak memleketinden çıkarmayı başaracaktır. Kimmerler çekildikten sonra Anadolu’da Med hâkimiyeti başlamıştır. Med Devleti Kızılırmak Nehri’ne kadar bütün Doğu Anadolu’ya hâkim olmuştu. Kızılırmak Nehri’nin batısında kalan Anadolu toprakları ise, hâlâ Mermenatlar sülâlesinin yönetimindeki Lidya hâkimiyeti altında bulunuyordu. Kızılırmak’ın iki tarafında bulunan bu iki büyük devletin, eninde sonunda çarpışacakları muhakkaktı. Nitekim Keyaksar ile Lidya Kralı Alyattes’in orduları M.Ö. 28 Mayıs 585 tarihinde Kızılırmak’ın doğusunda karşılaşmışlardı. Fakat bu sırada Miletoslu büyük bilgin Thales’in o yıl içinde olacağını daha önceden bildirdiği güneş tutulması gerçekleşmiş, gündüz geceye dönmüştü. İki taraf da bunu ilâhî bir ihtar kabul ederek, aralarında barış yapmışlardı. Ayrıca Lidya Kralı Alyattes, kızı Aryenis’i Med Kralı Keyaksar’ın oğlu Astyages’e vererek, aralarındaki dostluğu, akrabalık bağlarıyla daha da kuvvetlendirmişlerdi. Alyattes, M.Ö. 565 yılında ölmüş ve yerine oğlu Kroisos Lidya Kralı olmuştu. Med Kralı Keyaksar’dan sonra da oğlu ve halefi Astyages, Med tahtına geçmişti. Fakat bir müddet sonra Med Kralı Astyages, Pers sülâlesi prenslerinden Kyros tarafından mağlûp edilmiş ve Anadolu üzerindeki Med hâkimiyeti de Persler’e geçmişti. Aynı dönemde Lidya Kralı Kroisos ile Mısır Firavunu Amasis, aralarında Kyros’a karşı bir ittifak yapmışlardı. Ege Denizi’nde çıkış arayan Kyros, bunu bir savaş sebebi sayarak Lidya üzerine yürümüştür. Pteria (Boğazköy) şehri yakınlarında meydana gelen savaşı Persler kazanmış, Kroisos idare merkezi Sardes’e kaçmış, Pers Kralı Kyros ise yıldırım hızı ile Sardes üzerine yürümüş, şehri zapt etmiş ve Kroisos’u esir almıştı. Böylece Lidya Devleti de tarihe karışmıştır.