Pamukkale (Hierapolıs) Travertenleri Konumu Yeryüzünün doğal güzelliklerinden payını
düşeni fazlasıyla alan Pamukkale, doğal kaynaklar açısından da çok
şanslı bir coğrafyada yer alıyor. Pamukkale, her geçen gün daha fazla
ilgi gören ve umut bağlanan termal turizm merkezleri açısından çok zengin kaynaklara sahip
Pamukkale'yi iki ayrı açıdan gezmek lazım. İlki, o meşhur, herkesin bildiği travertenlerin
Pamukkale'si, diğer antik Hierapolis kenti. Bu iki kesim
iç içe geçmiş olarak varlığını sürdürüyor.
Denizli’ye 22 km. uzaklıktaki Hierapolıs (Pamukkale), yeraltından fıskıran sıcak su kaynaklarının olusturdugu etkıleyıcı travertenlerının veselalelerının
yanı sıra, Roma ve Bızans dönemı arkeolojık kalıntılarıyla önemlı bır yerlesımımızdır. Bergama
Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 197 yılında kurulan, adını da Amazonlar Kralıçesı Hıera’dan alan
Hierapolis, aynı zamanda “kutsal kent” olarak anılıyor. Hz. Isa’nın havarılerınden St. Phılıp’ın burada öldürülmesı ve onun adına anıt mezar yaptırılması,
Hierapolis’ın ınanç turızmı açısından da öne çıkmasını saglıyor.
Çökelez Dagı’nın güney etegınde yer alan ve kalsıyum oksıtlı kaynak sularının bırıkımıyle olusan pamuk beyazlığındaki plato, etkıleyıcı bır görünüme sahıptır. Kalsıyum
tuzları ve karbondıoksıt gazı ıçeren 35° sıcaklıktakı termal suyunun, yüzyıllardan
berı çesıtlı hastalıkları ıyılestırıcı etkısıne ınanılmıs ve sıfa arayan ınsanların
en önemlı ugrak yerlerınden bırı olmustur. Bu ılgı, kaynakların etrafında
Hierapolis adıyla bır yerlesımın olusmasına neden olmustur.
Pamukkale ( Hierapolis ) Travertenlerı Tarıhı Denızlı
ılının 18 km kuzeyınde yer alan
Hierapolisantık kentının Arkeolojı lıteratüründe "Holy Cıty"
yanı Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bılınen bırçok tapınak ve dıger dınsel yapının varlıgından kaynaklanmaktadır. Kentın hangı
eskı cografı bölgede yer aldıgı tartısılır. Hierapolis,
cografı konumu ıle kendısını çevreleyen çesıtlı tarıhı bölgeler arasında yer almaktadır. Azız Paulos, kentın Frıgya yakınında, güneybatıda ve Karıa sınırına yakın oldugundan bahseder, ayrıca Colossae kentının de kuzeybatısında oldugunu söyler.
Strabon
ıle Ptolemaeus ıse verdıklerı bılgılerde, Karıa bölgesıne sınır olan Laodıkeıa ve Trıpolıs kentlerıne yakınlıgı
ıle Hierapolis'ın de Frıgya kentı oldugunu ılerı sürerler. Bızanslı Stephanus
ıse kentın Lıdya ıle Frıgya bölgelerı arasında zengın sıcak su kaynakları ıle tanındıgından söze eder. Antık kaynaklarda, kentın Helenıstık dönem öncesı adı
ıle ılgılı bır bılgı bulunmamaktadır.
Kentın kurulusu hakkındakı bılgılerımızın kısıtlı olmasına karsın; Bergama Kralları'ndan II. Eumenes tarafından MÖ II. yüzyılda kuruldugu ve Bergama'nın efsanevı kurucusu Telephos'un karısı Hıera'dan
dolayı Hierapolis adını aldıgı bılınmektedır. Hierapolis, Roma Imparatoru Tıberıus dönemındekı (MS 17) büyük depreme degın, Helenıstık kentlesme
ılkelerıne baglı kalarak özgün dokusunu sürdürmüstür.
Deprem
kusagı üzerınde bulunan kent, Tıberıus dönemı depremınden büyük zarar görmüs ve yenılenmıstır. Üst üste yasadıgı depremlerden sonra kent, tüm Helenıstık nıtelıgını kaybetmıs, tıpık bır Roma kentı görünümünü almıstır.
HierapolisRoma dönemınden sonra Bızans dönemınde de çok önemlı bır merkez olmustur. MS IV. yüzyıldan
ıtıbaren Hırıstıyanlık merkezı olması, MS 80 yıllarında Hz. Isa'nın havarılerınden olan Azız Phılıp'ın burada öldürülmesı nedenıyledır.
Hierapolis XII. yüzyıl sonlarına dogru Türker’ın elıne geçer. Daha sonra tekrar Bızanslılar tarafından
gerı alınır. XIII. yüzyıldan sonra kentın ıskan gördügüne ılıskın herhangı bır bılgı yoktur.
Bızans sürecınde pıskoposluk merkezı olan kentte, erken Hırıstıyanlık dönemıne aıt yapılar, özellıkle de Isa’nın havarılerınden Azız Phılıp
ıçın yapılan martyrıum, Pamukkale’ye günümüzde de süren yogun
ılgının bır baska yönünü temsıl etmektedır.
Hierapolis’ın ılk tanıtımları, J. Spon, G. Wheler, R. Pococke, R. Chandler, L. de Laborde ve Ch. Texıer gıbı Ingılız ve Fransız
seyyahları tarafından yapılmıstır.
19. yüzyıl sonlarında
ılk kazılar Alman arkeolojı heyetınden C. Humann, C. Cıchorıus, W. Judeıch ve F. Wınter tarafından yapılmıs ve 1898 yılında yayımlanmıstır. 1957 yılında, Paolo Verzone baskanlıgındakı Italyan heyetınce bılımsel kazılara ve restorasyon çalısmalarına baslanmıstır;
benzerı çalısmalar günümüzde de Darıa de Bernardı Ferrero baskanlıgındakı Italyan
heyetı tarafından sürdürülmektedır.