BABÜR DEVLETİ
BABÜR DEVLETİ
Büyük Timur İmparatorluğu’nun zayıflayıp yıkılmasından sonra Türkistan’da Şeybanîler, İran’da Safeviler, Hindistan’da da Delhi Türk Sultanlığı gibi devletler kurulmuştu. Babür Devleti de, Delhi Türk Sultanlığı’ndan sonra Hindistan’da kurulan ikinci Türk devletidir.
Babür İmparatorluğu’nun kurucusu olan Zahîrüddin Muhammed Babür, baba tarafından Timur’un torunudur. Annesi ise Çağatay hükümdarı Yunus Han’ın kızıdır. Babür’ün babası Ömer fieyh Mirza, Timurluların Fergana valisi idi. Babasının 1494 yılında ölümü üzerine onbir yaşında onun yerine geçerek Fergana valisi oldu. Babür, saltanatının ilk yıllarında Timuroğullarından diğer beylerle mücadele etmiştir. Babür, iç karışıklıklar ve Özbek hücumları sonucunda 1501 yılında tahtını kaybederek, kendine bağlı az bir kuvvetle Horasan’dan güneye doğru gitmek zorunda kalmıştır. Ancak mücadeleden vazgeçmeyen Babür, Timur Devleti’ni yeniden canlandırmak istiyordu. 1504 yılında Kabil’i Afgan beylerinin elinden almayı başaran Babür, ele geçirdiği toprakları kendisini yalnız bırakmayan mirzalara ve beylere dağıtarak küçük bir devlet kurmuştur.
1509–1511 yıllarında Türk dünyasına egemen olmak isteyen üç büyük devlet vardı. Bunlar Özbek Hanlığı, Osmanlı Devleti ve İran Safevî Devleti idi. Babür, kendi gücüyle Türkistan’a egemen olamayacağını anlayarak Safevî hükümdarı Şah İsmail’den yardım istedi. Şah İsmail’de Türkistan’da etkili olabilmek için bu isteği kabul etti. Babür Şah, İsmail’den aldığı yardımla Buhara, Semerkant, Taşkent ve Fergana’yı Özbeklerden almayı başararak topraklarını genişletti ve Timur’un tahtına oturdu (1511). Şah İsmail de böylece Babür’ün sayesinde Türkistan’a egemen olmuştu. Ancak Türkistan Türkleri, Babür’ün Şah İsmail’in etkisinde kalmasından rahatsızlık duyduklarından Babür’e karşı cephe aldılar. Bu durumdan yararlanmak isteyen Özbekler de Babür’e karşı harekete geçtiler. Şah İsmail’in yardımına rağmen mücadeleyi kaybeden Babür, Türkistan’dan çıkmak zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Babür, Timur ülkesini ele geçirme ümidini kaybedince yönünü Hindistan’a çevirmiştir.
Babür, Delhi Sultanlığına karşı yardım isteyen Afgan beylerinin daveti üzerine 1517 yılında Hindistan’a gelmişti. Uzun mücadelelerden sonra Kandehar ve Pencap şehirlerini ele geçirmeyi başaran Babür (1524), Panipat’da 1526 yılında Delhi Sultanı İbrahim Ludi ile yaptığı savaşı kazanarak Delhi ve Agra şehirlerini ele geçirmiştir. Böylece kendisini hükümdar ilan eden Babür, Hindistan’da kendi adını taşıyan devletini kurdu.(1526)
I. Alemgir’in 1707’de ölmesiyle Babür Devleti gerilemeye başlamıştır. Devlette taht kavgaları ve dinî nitelikli büyük ayaklanmalar çıkmıştır. Bu mücadeleler sonucunda Afganlılar, bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Böylece Babür Devleti, 1723 yılında Delhi ve Haydarabat devletleri olmak üzere ikiye bölünmüştür. Bu durumdan yararlanmak isteyen Safevî hükümdarı Nadirşah, 1738 yılında Kandahar’ı ertesi yıl da Delhi’yi ele geçirmiştir. Nadirşah, İndus’un batısındaki toprakların İran’a bırakılması ve devlet hazinesinin de kendisine verilmesi şartıyla, Babür hükümdarı Muhammet Şah’ı tahtında bırakmıştır. 1766 yılında İngilizler, Babür hükümdarı Şah Alem ile Allahabat Antlaşması’nı imzalayarak, Hindistan’daki iktisadi hâkimiyeti ele geçirmişlerdir. 1857 yılında İngilizlere karşı çıkarılan Sipahi İsyanı Babür İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir. Sipahi isyanının temel nedenleri şunlardır:
- Ekonomik durumun bozuk oluşu,
- Şehirlerdeki işsizlik oranının çoğalması,
- Hinduların misyoner faaliyetleri sonucunda, ülkenin yarım yüzyıl sonrasında Hıristiyanlaştırılacağına inanılması,
- Müslümanların ülkedeki egemenliğin İngilizlere kaptırılmış olmalarından dolayı duydukları rahatsızlık,
- Müslümanların Hıristiyan misyonerlerine karşı duydukları tepkiler,
- İngilizlere karşı düşmanlık duygularının gelişmesi, halkın II. Bahadır Şah etrafında toplanmasına sebep olmuştur.