2 bin yıllık bir sırrı saklıyor Ürdün çölleri. Sapasağlam ama insansız evler gülkurusu rengindeki kayalara oyulmuş dev binalar hiç ummadıkları anda şiddetli bir sesle helak olan Semud kavminin feci akıbetini fısıldıyor ziyaretçilerine.
Her ne kadar savaş muhabiri olarak Bağdat’ ta savaşı izlemişte olsam üç gün önce savaş haberleri geçsem de Türkiye’ ye dönmek için Ürdün‘ e gelmiştim ve zorunlu olarak birkaç gün Amman‘ da kalmak durumundaydım Buralarda eğer birkaç günlük boş zaman diliminiz varsa mutlaka yapmanız gereken şey Ürdün çölü ortasında bulunan kayıp şehir Petra‘ nın peşine düşmek olmalı. Çünkü hakkında çok şey duyduğunuz kutsal kitaplardan okuduğunuz arkeologların hakkında ciltler dolusu eserler yazdığı antik kentin dayanılmaz cazibesi merakla birleşerek sizi çöle çekecektir. Bu tarih boyunca da böyle olmuştur. Hatta antik Petra‘ yı Şam üzerinden Mısır‘ a giden İsviçreli seyyah Johan Burckhardt duyduğu bir menkıbenin peşine takılmasıyla keşfetmiş yüzlerce yıl süren uykusundan uyandırmıştır.
Haçlı Seferleri’ nin ardından tarihin derinliklerine gömülen ve unutulan Petra Burckhardt tarafından yeniden keşfinden sonra arkeologların başlıca çalışma alanları içerisinde yer aldı. Kayıtlara göre milattan önce 4. yüzyılda bütün Mezopotamya‘ yı tehdit eden Persler’ den kaçan Nebatiler ulaşılması çok zor olan Musa Vadisi‘ ne sığınırlar. Çöl düzlüğünün ve uçsuz bucaksızlığının içinde yer yer kayalara oyulmuş aralarına dolanmış üzerlerine çıkmış taştan bir antik şehir inşa ederler. Ölü Deniz‘ in 80 km güneyinde Arap çölünün kenarındaki bu antik şehrin; anfi tiyatrosu tapınakları sarayları ve mezarları vardı ki bunların tamamı kaya bloklarının oyulması suretiyle inşa edilmişti.