pkknın tarihçesi
ALTTA YER ALAN YORUM BÖLÜMÜNE DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİZİ YAZINIZ
pkk tarihi,örgütün t pkk kampları resimleri, pkk kampı, pkk tarihi , pkk kamplari, pkk kampları görüntüsü, pkk resmi internet sitesi, pkk sitesi, pkkkampları, pekaka kampları, pkk kampı görüntüleri, siyasi yorumlar, pkk kamp, pkk kamp fotoları, pkk resmi web sitesi
ÖRGÜTÜN TARİHİ
1960’lı yıllardan başlayarak, 1980 li yıllara kadar süren rejim muhalifi hareketler, süreç içinde gruplaşmalara dönüştü. Bunun sonucu olarak, Türkiye’de, rejim karşıtı bazı teşekküller baş gösterdi. Başlangıçta, legal dernekler ve vakıflar olarak kurulan bu teşekküller zamanla, yasa dışı örgütler halini aldı. Bu dönemlerde gençliğin büyük bir kısmı, siyasi fikir ve düşüncelerini ortaya koymak için demokratik ortamı kullanmak yerine, şiddete dayalı eylemlere yönelmeye başladı
Terörsel eylemlerin arttığı 1969-1979 yılları arasında, rejimsel örgütlenmelerin yani sıra, dinsel içerikli ve bölücü örgütlenmeler de baş gösterdi.
Gelecekte ülkenin terör tarihinde adını sıkça duyacağımız bir isim, bu tarihlerde etnik kökene dayalı bir bölücü örgütlenmenin liderliğini üstlenecekti;
Bu isim; Abdullah ÖCALAN dı…
1974 yılı bahar aylarında, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde öğrenim gören ve aynı zamanda, (AYÖD) isimli öğrenci hareketinin efradı olan Abdullah ÖCALAN, beraberindeki arkadaşlarıyla birlikte Kürt Devleti Kurma amacına hizmet edecek bir örgüt oluşturma çalışmalarına başlamışlardı.
Bu çalışmalar dahilinde yapılan, Ankara’nın Tuzluçayir semtindeki gizli toplantıda, Örgüt lideri Abdullah ÖCALAN’IN yanı sıra, Cemil BAYIK, Kesire YILDIRIM ve Kemal PİR de bulunuyordu.
Kurucular, Kürt kökenli vatandaşlarının kendilerine ait bir ulusu olması gerektiğini, bunun için ise, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki illerin tamamına yakın kısmının, devlet idaresinden kopartılarak yeni bir devlet sistemi oluşturulmasının etnik bir hak olduğu kararına varmışlardır.
Toplantı sırasında Kesire YILDIRIM, kurmuş oldukları örgütün etnik kimliğe dayalı olmasının yani sıra, sosyalist çizgisinden de ödün vermemesi gerektiğini söylemiştir.
Kesire YILDIRIM’a göre, bu örgüt, salt Kürt devleti kurma amacına değil, kurulacak olan devletin, Marksist-Leninist bir rejime sahip olmasına hizmet etmesi gerekmektedir.
Toplantı Sonucunda şu Kararlar Alınmıştır.
• Türkiye sınırları içerisindeki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde devlet otoritesi zayıftır.
• Devlet, Bu bölgede yasayan halkla ilgilenmemekte, sosyo-ekonomik olarak bu bölgeyi yok saymaktadır.
• Bu bölgelerde yasayan Kürtlerin kendi kaderine bırakılmış olması, bölgelerin sanayi ve sosyo-ekonomik açıdan gelişmesini önlemiştir.
• Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi Kürtlerindir. Çünkü devlet varlığını bu bölgede göstermemiştir.
• Bu bölgede yasayan Kürtlere, bu durum ayrıntılı olarak açıklanmalı ve bölge insaninin devlete karşı tavır alması sağlanmalıdır. Böylece, bağımsız Kürdistan’in temeli atılmalıdır.
• Örgütsel birliğin ilk propaganda hedefi Diyarbakır, ikinci hedefi ise Şanlıurfa olacaktır.
Örgütün sözde yürütme kurulu, hedef tayin edilen illerde propaganda çalışması yapmak üzere, kendi içlerinden birer sorumlu atamıştır. Propaganda için seçilen illerden biri olan Diyarbakır’da, Kürtlerin yoğun olarak yaşaması, o dönemlerde şehirsel ortamın muhalif hareketlere açık olması, eğitimin yetersiz ve halkın siyasal bilinçten yoksun olması, bölücü örgütün işini kolaylaştırmıştır.
Bu nedenle Abdullah Öcalan liderliğindeki terör örgütü, bu ildeki çalışmalarına ivme kazandırmış ve istediği desteği almıştır. Gerekli yandaşlari ve zeminsel desteği edinen terör örgütü, bu aşamadan sonra, her il için ayri ayrı propaganda çalismasi yapmak yerine, örgütün bir ildeki yandaşlarini arttirarak zeminin saglamlaştırılması ve sonra başka illere açılmasi kararını almıştır. Gerçekten de bu karar, bölücü terör örgütü tarafindan geliştirilen akılcı bir yöntemdir. Terör örgütü varligini ve gücünü tüm doğu ve güney doğu illerine yayarak etkisiz noktalara sahip olmak yerine, bir ildeki varliğini kuvvetlendirdikten sonra diger illerde faaliyet göstermeyi tercih etmiş ve bunda da başarılı olmustur.
Ancak bu başarının temeli yalnızca, terör örgütünün öngörüsü ve bu öngörüye dayanan stratejisi değildir. Örgütün Propaganda sorumlularından Hakkı KARER; Başka bir Kürt terör örgütü mensubu Kızıl Yıldız lakaplı terörist tarafından Gaziantep ilinde öldürülmüştür. Bu siyasi cinayetin sonucunda bölücü örgüt, propaganda taktiklerini geliştirmiş, bölgesel avantajlarını daha iyi kullanmıştır. Bu aşamadan sonra, örgütün genişletilmesi ve partileşme cihetine gidilmesi kararı alınmıştır. Ancak devlet, terör örgütünün bu çalışmalarına karşı duyarsız kalmamıştır. Örgüt hakkında yeterli istihbaratı toplayan kolluk kuvvetleri, terör örgütünün çökertilmesi için nokta operasyonları düzenlemiş ve örgütün sözde askeri kanadı ağır yara almıştır.
Terör örgütü; 27 Kasım 1978 Tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde P.K.K.’yi (Kürdistan İsçi Partisi, Partiye Karkaran Kürdistan) kurduğunu açıklamıştır.
Bu dönemlerde terör örgütü, propagandalarını hep kırsal kesimlerde yapmaktaydı. Çünkü kırsal kesimlerde yasayan vatandaşlarımızın eğitim yoksunluğundan kaynaklanan, siyasal olaylara yönelik yanlış bakış açısı ve sosyal durumları, terör örgütü tarafından istismara açık bir ortam oluşturmaktaydı.
Bu durumu söyle açıklayabiliriz.
Örneğin 27 Kasım 1978 tarihinde kurulan Terör örgütü P.K.K., adından da anlaşılacağı üzere sosyalist bir isçi partisidir. Ancak, propagandayla etki altına alınması amaçlanan kitlenin tamamının siyasal görüşü sosyalizm değildir. Siyasi bilinci yanıltılmış bölge halkı, örgütün bu yönünü bilmeden, salt etnik kimliğe dayalı bir duygu ile bu örgüte destek vermiştir. Oysa, P.K.K.nın propaganda hedefi olarak tayin ettiği bölgeler, ülke genelinde din duygusunun en yoğun yaşandığı bölgelerdendir. Dindar yada dinsel öğeleri üstün tutan bireylerin, bir komünist partiye destek vermesinin tek bir nedeni vardır, o da eğitim eksikliğidir.
Gençlik hareketlerinin en yoğun yaşandığı 1970’li yıllarda, halk, aslında terör ortamından usanmıştır. Bir yanda rejime muhalif terör örgütleri, diğer yanda bölücü terör örgütleri arasında kalan halk ise huzur ortamı arzulamaktadır.
P.K.K, ilan edildiği tarihten itibaren, halkı devletine karşı kışkırtmak için, fesat eylemlerde bulunmuş ve bu eylemlerin sorumlusunun da devlet olduğunu iddia etmiştir.
Nisan 2002 tarihinin sonuna kadar P.K.K, Kasım 2003 Tarihine kadar P.K.K. / KADEK, P.K.K., Bu tarihten sonra da P.K.K. / KONGRA-GEL olarak isim değiştiren bölücü terör örgütünün aşağıdaki semada görüldüğü üzere, kendi içinde hiyerarşik bir sistemi bulunmaktadır.
P.K.K. NE İSTİYOR ?
P.K.K.’nın asıl amacı, ulusal sınırlarla belirlenmiş toprakların, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde bulunan kısımlarını otoriteden ayirmak ve ayırdığı topraklar üzerinde yeni bir devlet kurmaktır. Kurulmak istenen bu yeni devletle, etnik köken ve kimliğe dayalı bir Kürt devleti amaçlanmaktadır.
P.K.K.’nın bağımsız Kürdistan diye nitelendirdiği bu rejimle, Kürt ulusalcılığını benimseyen ve sosyal Kürt toplumunu içeren bir devlet amaçlanmaktadır. P.K.K’nın devlet idaresinden ayırmaya çalıştığı bölgeler, aslında Türkiye için, jeopolitik konum ve yer altı zenginliği bakımından mahiyet taşıyan bölgelerdir
P.K.K; T.C. Devletini, jeopolitik açıdan etkisiz kılarak, devletin siyasi sınırları içerisindeki toprakları üzerinde bağımsız bir Kürt devleti kurmak emeli uğruna, yine bu topraklar üzerinde yasayan on binlerce masum vatandaşımızı katletmiştir. Bu katliamın en trajik sonucu ise ,katledilen masum insanların büyük bir kısmını yine Kürtlerin oluşturmasıdır. Kürt Devleti kurmaya yönelik emeli bulunan bir örgütün, bu uğurda yine Kürtleri katletmesi düşündürücüdür. P.K.K, eylemsel içeriğini kuvvetlendirmek için bir çok dış güçten destek almaktadır.
Bu durum; Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Harekat Daire Başkanlığı’nın istihbarat raporları, yakalanan örgüt elamanlarının ifadeleri ve itirafçıların ikrarlarıyla tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmektedir. P.K.K’nın örgütsel amacının bölücülük olduğu kesindir. Ama bu amacın altında başkaca emeller de gizlidir.
Bunlar;
• T.C. Devletini stratejik, ekonomik ve askeri açıdan güçsüz kılmak
• Devletin, Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesindeki askeri ve ekonomik otoritesini zaafa uğratarak, halkın otoriteye karşı güvenini kırmak
• Yerel ve bölgesel çatışmalarla, devleti halkına bozguncu ve faşist olarak göstermeye çalışmak
• Yaptığı terör eylemlerinin, infial uyandıracak kısımlarını devlete mal ederek, bölge halkı üzerinde devlet terörü havası estirmek
• T.C. Devletinin bağımsız ve bölünmez bütünlüğünü zaafa uğratarak, psikolojik yıkım atmosferi yaratmak ve evrensel anlamda ülke itibarini zedelemek
• T.C. Devletinin, Baskıcı, halkına karşı adıl olmayan, işkenceci teşekküllerden oluştuğu fesadını çıkarmak
• T.C. Devletinin, şoven zihniyetli ve ayrımcı bir siyaset izlediği imajını dünyaya göstermeye çalışmak
• Eylemlerinin, ülke idaresi ve devlet politikasının bir sonucu olduğunu göstermeye çalışarak bu anlamda meşru bir zemin aramak
• Yaptığı eylemler neticesinde, halk arasında ayrımcılık hissini uyandırarak, Kürt-Türk cepheleşmesini sağlamak
BEKAA VADİSi P.K.K’YA KALIYOR!
İsrail ordusuna karşı savaşan Filistinli Militanların eğitim gördüğü Bekaa Vadısi, 1979 Yılının son aylarında, yapılan anlaşma gereği, Abdullah ÖCALAN Yönetimindeki P.K.K. militanlarına tahsis edilmiştir.
Abdullah ÖCALAN, bölücü örgütün sözde askeri personelinin eğitimi için, Türkiye sınırları dışında bir askeri tesis arayışındaydı. Örgütün Türkiye içinde faaliyetlerini destekleyen, Yunanistan, Ermenistan menşe-i ülkeler, terör örgütü P.K.K’ya askeri ve eğitim yardımı yapmaktaydılar ancak, bu örgüte tahsis edilecek büyük bir kampın, siyasal sıkıntılar getireceğini de bilmekteydiler. Bölücü örgütün çeşitli yandaş ülkelerindeki küçük kampları bu nedenle gizli tutulmaktaydı.
ÖCALAN, Bekaa vadısine gedmekle, bu yandaş ülkelerdeki dağınık ve küçük kampları lağvederek tek bir merkezde toplamayı amaçlamaktaydı. Burası çok amaçlı bir askeri kamptı. Fiziki eğitimden siyasal eğitime, psikolojik eğitimden savaş stratejisine kadar bir çok eğitim artık bu kampta militanlara verilebilecekti. P.K.K’i destekleyen ülkelerin, savaş uzmanı rütbeli subayları da, bu eğitimlere katılacak ve örgüt mensubu eğiteceklerdi.
Bu, ÖCALAN için bulunmaz bir fırsattı. Kamp, Türkiye sınırları dışında olduğundan, Türkiye bu bölgeye fiziki bir müdahalede bulunamıyordu. Vadı, Suriye sınırları içindeydi. Suriye bu gerçeği ne kadar ret etse de, Öcalan’ın militanları tüm dünyanın gözleri önünde burada eğitim görmeye başlamıştı. terörist başı Abdullah ÖCALAN, basın açıklamalarını bu kampta yapıyor, merkez koMİTesi bildiri ve talimatları yine bu kampta veriyordu.
Türkiye bu durumla ilgili rahatsızlığını, siyasi zeminde defalarca söylemesine rağmen, Ne Suriye bununla ilgili bir tedbir alıyor, ne de yandaş ülkeler, bölücü örgüte yönelik desteğinden el çekiyordu.
Tarih 12 Eylül 1980’i gösterdiğinde, askeri darbe kapıdaydı. Sağcısı, solcusu, ırkçısı, bölücüsü bir çok terör örgütü mensubu yakalanıp ceza evine konulmuştu. aslında bu darbede en ağır yarayı aşırı sol örgütler almıştı ama, P.K.K’nın de bu yönde ağır kayıpları vardı. Ülke içindeki tüm terörsel faaliyetler sindirilmişti. Askeri müdahale ülkenin her yerinde etkili olmuştu. P.K.K’nın militanlarının büyük bir kısmi demir parmaklıkların ardındaydı.
Terör örgütü P.K.K için sıkıntılı bir dönem başlamıştı. Bastırılan terörsel eylemler, yakalanan militanlar, çöken saldırı stratejileri, P.K.K’İ tükenme noktasına taşımıştı. Terör örgütü Merkez KoMİTesi ve Başkanlık Konseyi, sindirilen örgütün tekrar canlanması için, eleman temini ve propaganda üzerinde çalışılması kararını aldı. Bu dönemden sonra P.K.K, 25 Temmuz 1981 Tarihinde sözde Ulusal Kongresini yaptı. Kongrede, Vur-Kaç taktikli savaş stratejilerinin yani sıra, intihar eylemlerinin uygulanması kararı alindi.
Aynı kongrede, örgüt militanlarının, bulundukları yerlerde ses getirecek eylemler yapması kararı da alindi. Örgüt, kendi içinde çelişik bir durumdaydı. Bir yandan bastırılmış eylemler, diğer yandan öldürülen ve ceza evine konulan militanlar, örgüt içindeki moral dengesini bozmuştu. Cezaevindeki eylemler ve isyanlar, askeri kolluk tarafından bastırılıyor, bu baskınlarda, kolluğa karşı şiddet uygulayan militanlar öldürülüyordu. 1982 Yılının Mart ayında terör örgütünün Merkez KoMİTesi üyesi Mazlum DOĞAN ceza evinde intihar etti. ardından; Mehmet Akif YILMAZ, Mahmut ZENGİN, Kemal PİR ve diğerleri de ceza evinde öldüler.Merkez KoMİTe; kongre düzenliyor ve kararlar alıyordu ama, kararı uygulamakla görevli organlar bocalıyordu. 1982 Ağustosunda ikinci Kongre yapıldı ve eylemlerin içeriksel gücünün ancak, propaganda ile mümkün olabileceği kararı alindi.
Bu amaçla, Yurt içindeki çeşitli illere militanlar gönderildi. Ancak, bu militanlar amaçlarında başarıli olamadan yakalandılar veya kaçtılar. Bu militanlardan biri de Mahzum KORKMAZ di. Örgüt için yaptığı çalışmalar nedeniyle, Bekaa Vadısindeki terör kampına; Mahzun KORKMAZ adı verildi.
Yapılan çalışmalar sonuç vermiyor, militanlar bir bir düşüyordu. Örgütün artık ses getiren eylemlerde bulunması kararlaştırıldı. 15 Ağustos 1984 Yılında Eruh, 17 Ağustos 1984 Yılında ise Hakkari/Şemdinli kanlı baskınları gerçekleştirildi.
21 Mart 1985 Yılında, ERNK (Kürdistan Halk Kurtuluş Cephesi) kuruldu. ERNK kuruluş amacı önceleri salt propagandaya yönelikti. Ancak süreç içinde ERNK; fiili terör eylemleri, adam kaçırma, baskın ve infaz gibi eylemlerde de bulundu. ERNK, Merkez koMİTesince Örgütün siyasi kolu olarak kullanılmak istense de bu mümkün olamadı.
1986 Yılı Ağustos ayında üçüncü Kongre gerçekleştirildi. Bu kongrede ARGK (Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu) kuruldu.
artık, terör örgütünün sözde düzenli bir askeri birliği vardı. Tek tip gerilla kıyafetleri, rütbe sistemi ve sözde askeri tüzük bu kongrede hayata geçirildi.
Askeri Darbeden sonra, terör örgütü fiziki olduğu kadar iç kaynaklı maddi kayıplara da uğramıştır. Bu kayıpların ikamesi amacıyla, 1986 Yılında yapılan Üçüncü Kongrede Vergilendirme yasası çıkarıldı. Bu sözde Vergilendirme Yasasına göre, Kürt iş adamlarından, tacirlerden ve harici kuruluşlardan örgüte mali destek için vergi toplanması kararlaştırıldı.
P.K.K’nın güçlü görülebilmesi için sosyal korku yaratması gerektiğine inanılmaktaydı. Bu nedenle, örgütsel eylemlerin yoğunlaştırılması kararı alindi. İlçe, mezra, köy baskınlarına ağırlık verildi. Şirnak ve Mardin illerinde saldırılar düzenlendi. Bir çok sivil vatandaş bu vahşi saldırılar sonucu hayatini kaybetti.
P.K.K, acımasızca kan akıtmaktaydı. Eylemleri hususunda uyguladığı sinsi taktik, insanları apansız ve savunmasız yakalamasını sağlıyordu. Bu dönemde Türkiye; Tüm dünyaya P.K.K’in ne kadar tehlikeli bir terör örgütü olduğunu anlatmaya çalışmakta ancak, dünya ülkeleri tarafından, siyasi çıkar nedeniyle bilinçli olarak hakliliği destek görmemekteydi.
P.K.K, Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik önemi sindiremeyen ve ülkemize geçmişe dayalı düşmanlık hissi besleyen ülkeler tarafından destek görmektedir. Bu destek sayesinde, bu ülkelerdeki legal basın-yayın kuruluşlarını kullanarak Türkiye’yi ırkçı ve katil bir devlet olarak göstermeye çalışmaktadır.
Ülkemizde de, legal siyasal zemin arayışı içerisinde olan P.K.K, azınlık siyasi partilerle ilişkiye geçmiştir. Bu siyasi parti teşkilatlarının gençlik kollarına sizmiş ayrıca, bu partilerin politik süreç içinde rey kaygısı taşımasından faydalanmıştır.
Terör Örgütü P.K.K, Terör tarihinde kanlı sayfalara sahiptir. Bu tehlikeli örgüt, amacı doğrultusunda tüm imkanlarını kullanarak, sadece halkı devletine karşı kışkırtmakla kalmamış, Türkiye’nin evrensel platformdaki yerini de karalamaya çalışmıştır. Çeşitli ülkelerde çeşitli sözde parlamentolar düzenlemiş (Örnek
özde Sürgündeki Kürt Parlamentosu) ve bu suretle ülkenin uluslar arası siyasal platformdaki yerini de zedelemek istemiştir.
pkk kampları, pkk siteleri, pkk resmi sitesi, pkk kampları görüntüleri, pkk kampları resimleri, p k k kampları, pkk kamplarından görüntüler, pkk kampı, pkk kamp görüntüleri, pkk kamplari, pkk kampları görüntüsü, pkk resmi internet sitesi, pkk sitesi, pkkkampları, pekaka kampları, pkk kampı görüntüleri, siyasi yorumlar, pkk kamp, pkk kamp fotoları, pkk resmi web sites