sinavlarda dikkat daginikligi
ÖSS, KPSS, SBS ve Benzeri Sınavlarda Dikkat Dağınıklığını Önlemenin Yolları
Üniversiteye öğrenci seçme sınavı 180 sorudan oluşan 3 saatlik bir sınavdır.Üniversite sınavına giren öğrenci hem sayısı sürekli olarak artan 1-1,5-2..milyon öğrenci ile hem de 180 dakikayla yarışmak zorundadır.Ancak öğrencinin üç saat boyunca aralıksız aynı performansta soru çözmesi mümkün değildir.İnsan beyninin yapısı gereği en geç yarım saat sonra öğrencinin dikkati dağılmaya başlayacaktır.Aralıksız olarak üç saat boyunca dikkatini aynı yoğunlukta bir konuya vermeniz mümkün değildir.Bunun yanı sıra yoğun stres ve baskı fiziksel ve zihinsel enerjinizi hızla tüketmektedir.Sürekli, sonraki gelecek soruların ve bunlarla ilgili bilgilerin hatırlanması için yaşanan kaygıyı taşımak, bunu yanı sıra sizden sonuç bekleyen aile, çevre arkadaşların beklentisini boşa çıkartmamak,kendi geleceğiniz elinde tuttuğunuzu da düşündüğünüzde oluşan ağır psikolojik baskılar 3 saatlik bir maraton sırasında tüm enerji ve dikkatinizi vakumla çekilirmişçesine kaybetmenize neden olmakta.
Burada bir maraton mecazını kullandım. Bununla ilgili hemen bir araştırma örneğini vermek istiyorum.
‘İsrail’deki Hebrew Üniversitesinden Psikolog Bretnitz, bir kaç grup İsrailli askerin kırk kilometre yürüttü, Ancak her gruba bu konuda faklı bilgi verilmişti. Bazı gruplar otuz kilometre yürüdükten sonra kendilerine on kilometre daha yürüyecekleri söylendi. Diğerlerine de altmış kilometre yürüyecekleri söylenmiş ama gerçekte yalnızca kırk kilometre yürütülmüşlerdi. Bazılarının kilometre taşlarını görmesine izin verilmiş, diğerlerinin ise kaç kilometre yürüdüklerini anlamaları engellenmişti. Bu deney sonucunda Breznitz, askerlerin kanındaki stres hormon düzeyinin gerçekte yürümüş oldukları uzaklığı yansıtmadığını bulmuştur. Başka bir değişle, bedenleri gerçekliğe değil, gerçeklik olarak kabul ettikleri şeye tepki göstermiştir.
Buna daha yakın hayatımızdan bir örnek vermek gerekir ise; birlikte sohbet etmekten hoşlandığınız bir kişi ile ilginizi çeken bir yerde çarşı, doğa gezisi, deniz kıyısında bir yürüyüş yolunda saatlerce yürüyerek ne kadar yol gittiğinizin farkına bile varmadan yürüyebilirken, zorunlu olarak yürümek zorunda kaldığınız kısa bir mesafenin de size saatler geçmiş gibi geldiğini sıklıkla görebilirsiniz.
Burada psikolojik olarak buna hazır olmak; konsantre olabilme, stersinizi makul bir düzeyde ve sınavdaki performansı istenilen sevide tutabilmektir.
Dikkatin dağıldığını nasıl anlarsınız?
Sınav esnasında soruları sırasıyla çözmeye başladınız, 25. soruya geldiniz, daha önce benzerlerini onlarca defa çözdüğünüz ve çok iyi bildiğiniz bir konuda sorunun cevabı ile ilgili sıkıntı yaşıyorsunuz ya da anlamakta zorlanıyorsunuz. Dönüp yeniden okuyorsunuz, sonuç yine aynı. Demek oluyor ki dikkatiniz dağılmış bu durumda cevaplar iseniz yanlış yapma olasılığınız yüksek. Sınav dışında aynı soruyu bir çırpıda cevaplayabildiğinizi rahatlıkla görebilirsiniz.
Bu durumda soruları çözmeye çalışmanın devamında, dikkat toplanamadığı için üst üste gelen birkaç olumsuz soruda moral bozukluğu yaşanması ve panik durumunun ortaya çıkması olası hale gelir. Sınav stresi ve konsantrasyon bozukluğu birlikte sınavı bir kabusa dönüştürebilir.
Olası durum konsantrasyon bozulması ve strese bağlı olarak;
-Bildiklerinizin tümünü unutabilir, beyniniz boşalmış gibi olabilir,
-Tuvalete gitme ihtiyacı hissedebilirsiniz,
-Vücutta terleme, kasılma ve bayılacakmış hissi oluşabilir,
-Baş dönmesi, karın ağrısı, mide bulantısı gibi fiziksel durumlar oluşabilir,
-Bedende gerginlik,
-Hızlı nefes alıp verme,
-Kalp çarpıntısı,
-En ufak seslerin hareketlerin ve dış etkenlerin dikkati hemen dağıtması,
-Telaş ve panik durumu,
Öğrencinin verdiği tüm bu tepkilerin aslında bir anlamı vardır. Bunlar insanoğlunun evrim tarihinin köklerinden gelen çok ilkel bir tepki zincirindir. İnsanoğlunun ilkel dönemlerde kendi varlığını sürdürebilmek ve hayatta kalabilmek için geliştirdiği tehlikeler karşısında metabolizmayı hızla uyaracak, kana adrenalin pompalayarak kan basıncını arttırarak tehlike karşısında fiziksel olarak tehdit ile savaşabilecek ya da hızla kaçmasını sağlayacak enerji ve gücü vermektir. Yaşamı buna bağlıdır. Günümüzde tehdit kavramı değişmiş olmasına karsın, yaşanan sınavın yarattığı hayati önem yine aynı bu mekanizmayı harekete geçirir. Oysaki tehdit olarak algılanan durum çok büyük farklılıklar göstermiştir.
Mevcut tehdit karşısın da ;
Öğrencinin soluk alıp verişi hızlanır, daha fazla oksijen bendene yollanması gerekir,
Beyne ve bedene giden kan basıncı artar,
Sindirim sitemi dolayısı ile yavaşlar ya da durur, bağırsak ve mesane adaleleri gevşer, dolayısı ile mide bulanması ve mide krampları hissedebilir.
Kana birlikte hızla karaciğer stoklarından alına seker hızla beyine taşınır ve beyin tarafından hızla alınan şeker ve oksijen adrenalin üretilmesi için kullanılır, hızlı nefes, kalp çarpıntısı yüksek adrenalin seviyesi ile birlikte panik ve heyecan durumu başlamıştır.Devamında kandaki şeker seviyesi düşer , ellerde ve ayaklar da boşalma ,dikkatin dağılması , beynimizin için boşalmış hissi hızla azalan kan şeker seviyesinin göstergesidir. Ve tekrar kan şekeri yükseltilmek için hızlı nefes alınır verilir, hızla kan pompalanır ve adrenalin üretilir ve bir kısır döngüye girilmiştir.
Stresin ve kaygının tamamen gereksiz olduğu anlaşılmamalıdır.Belli miktar ve dozda stres ve kaygı zihnin hazır bulunmasını, hatırlamanın kolaylaşmasını, öğrenmenin çabuklaşmasını ve daha yüksek enerji seviyelerinde çalışabilme gücünün oluşmasını sağlar. Doğru dozda olması gereklidir, herkes de belli dozda heyecan ve stres bulunur, yalnız bunun normal seviyeyi aşmaması ve ya kısa bir süre içerinde kendiliğinden yatışması gerekir.
Konsantre olabilme, dikkatini ve zihnini bir noktaya odaklayabilme, sakin kalabilme, kendine güven duyarak soruları yanıtlayabilme, zamanı doğru kullanılması, hızlı ve anlaşılır şekilde okuyabilme ve yorumlayabilme o ana kadar edinilen bilgi ve becerilerin, yapılan çalışma ve emeklerin sonuca dönmesinde önemli bir hale gelmiştir sınav esnasında.
Ne yapmalıyız?
İlk şart konsantre olmaktır. En çok karşılaştığım sorulardan bir tanesi günde kaç saat çalışmam gereklidir? Sorusu olmaktadır. Oysaki çalışılan saatin çok olmasından çok ne kadar verimli çalışıldığı önemlidir.3 saatlik bir çalışmanın yerine tam konsantre olarak 45 dakikalık yapacağınız çalışma çok daha verimli olacaktır. Yaptığınız işe kendiniz tamamen vererek odaklandığınızda ne kadar büyük bir kapasiteyi komuta eder hale geldiğinizi tahmin bile edemezsiniz.
Zorunluluk olarak yapılan işler,
Rutin olarak yapılan işler,
Belli bir hedef ya da amaç olmaksızın yapılan işler,
Sonucunu görmeden ve gözümüzde canlandırmadan yapılan işler,
Kendimize güven duymayarak yaptığımız işler,
İnanmayarak ya da kızarak yaptığımız işler,
Kendi karar mekanizmamız dışında karara bağlanan işler,
Ne için, hangi sebeple yaptığımızı kendimize ikna etmediğimiz de,
Konsantre olma, odaklanma ve öğrenme güçlüğü yaşarız. Bu engellerin tek tek ele alınarak kişinin kendisinin bu soruları cevabını bulması bu sorunların büyük bir kısmının aşılmasını sağlayacaktır.
Bundan sonraki yapılacak çalışmalarda konsantrasyonun geliştirilmesinde basit birkaç öneri olarak
Siyah konsantrasyonu en çok arttıran renktir.
Lavanta kokusu dikkati en çok arttıran kokudur
Limon algılama yeteneğini arttırır,
Avakado, havuç, zencefil, kimyon ‘nun hafızayı güçlendirici hatırlamayı kolaylaştırıcı etkisi vardır.
Çalıştığınız ortamın dikkat dağıtan nesne ve objelerde uzak olması,
Her gün aynı saatte , aynı yerde çalışma alışkanlığı edinmeniz,
Belli bir çalışma sistematiği, index oluşturmanız.Yani çalışmalarınızı zihninizde bir haritaya yerleştirmeniz,
Unutma konusunda tekrar edilmeyen bilginin %80 ni geçici hafızadan belli bir süre sonra silineceğini unutmamak gerekir,
Önem derecelerine göre farklı renklerde kalemler kullanmanız,
Müzik ve televizyon gibi dış uyaranlardan uzak çalışmanız(illa müzik dinlemek istiyorsanız sırf bu amaç ile hazırlanmış konsantrasyonu arttıran özel müziklerden faydalanmanız)
Yaptığınız çalışmaları, yapmak istediğiniz şeyleri, amaçlarını çerçeveleri net bir şekilde çizilmiş kesin şekliyle hayalinizde canlandırmanız.Hatta resimlerini çizerek ya da edinerek görebileceğiniz bir yere asmanız ,
Ailenizin ve çevrenizin sizin üzerinizde stres ve baskı oluşturan uygulama ve yaklaşımlarına karşı uyanık ve dikkatli olmanız,
Sınav ile ilgili teknik bilginin verilmesi, mantık, zeka, bilgi, dikkat sorularının ağırlıkları, soruların ne şekillerde öğrencinin karşısına çıkabileceğini, nerelerde yanılabileceğini, nelere dikkat etmesi gerektiği, süresini nasıl değerlendirmesin uygun olacağı, mesleki rehberlik, yanlış kanı ve korkuların giderilmesi, hayati öneme sahip yerlerde nasıl dikkatini toplayacağı ve yapılabilecek hataları en aza nasıl indirgeye bileceğini.Yani tamamen rehber danışmanlık hizmeti verilmesi yerinde olacaktır.