ATATURK iLKELERi
Anayasa'nın Atatürk'lü maddeleri
MADDE 2: T.C., (...) insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk Devletidir.
MADDE 42: Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke, inkılapları doğrultusunda, (...) yapılır.
MADDE 58: Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda (...) gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
MADDE 81: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde and içerler: "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, (...) laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma (...) namusum ve şerefim üzerine and içerim."
MADDE 103: Cumhurbaşkanı, görevine başlarken TBMM önünde aşağıdaki şekilde andiçer: "Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, (...) Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, (...) namusum ve şerefim üzerine and içerim."
MADDE 134: Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini, dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar...
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
– Mustafa Kemal ATATÜRK –
"Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."
– T.C. Anayasası Madde 66 –
CUMHURİYETİN TEMEL İLKELERİ
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ
Günümüzde okul ve üniversitelerde okutulan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dersleri, hem Cumhuriyet tarihi kadar bir geçmişe sahiptir, hem de Atatürk’ün bizlere armağan ettiği kültür ve eğitim mirasıdır.
"Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi" derslerinin amacı; Türk Devriminin ruhunu ve hedeflerini kavrayarak geliştirecek yeni nesiller yetiştirmektir. Böylece, Mustafa Kemal’in söylediği gibi; “Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.”
Devrimin amacının kavranabilmesi için, Türk Bağımsızlık Savaşı, Atatürk Devrimleri ve Atatürkçü Düşünce Sistemi ile Türkiye Cumhuriyeti Tarihi hakkında doğru bilgiler vermek Türk gençliğini Atatürkçü Düşünce Sistemi doğrultusunda yetiştirmek gereklidir. Atatürk ilkeleri ve İnkılapları dersi, bu görevi üstlenmiştir.
Cumhuriyet rejiminin sürekli olması, yeni kurumlar oluşturması, Atatürkçü Düşünce Sisteminin yaygınlaştırılıp geliştirilmesi ve ulusumuzun çağdaşlaşması için, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersleri, vazgeçilmez öneme sahiptir.
- Türk Devriminin Amacı, Temelleri ve Gelişimi
- Siyasi alanda yapılan devrimler
- Siyasi partiler ve çok partili siyasi hayata geçiş
- Hukuk alanında yapılan devrimler
- Eğitim alanında yapılan devrimler
- Toplumsal yaşayışın düzenlenmesi
- Ekonomik alanda yapılan yenilikler
- 1923-1938 döneminde Türk dış politikası
- Atatürk sonrası Türk dış politikası
- Türk Devriminin İlkeleri - Cumhuriyetçilik
- Halkçılık
- Laiklik
- Devrimcilik (İnkılapçılık)
- Milliyetçilik
- Devletçilik - Bütünleyici ilkeler
|
|
1 Kasım 1922 |
Saltanatın kaldırılması. |
29 Ekim 1923 |
Cumhuriyetin ilanı. |
3 Mart 1924 |
Halifeliğin kaldırılması. |
3 Mart 1924 |
Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmesi. |
8 Nisan 1924 |
Şeriye Mahkemelerini kaldıran yeni Mahkemeler Teşkilatı Kanunu'nun kabulü. |
25 Kasım 1925 |
Şapka Devrimi'ne ilişkin kanun TBMM'de kabul edildi. |
30 Kasım 1925 |
Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına Dair Kanun. |
26 Aralık 1925 |
Uluslararası Takvim ve Saat Hakkındaki Kanunların kabulü. |
17 Şubat 1926 |
Türk Medeni Kanunu'nun kabulü. |
1 Kasım 1928 |
Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun. |
1 Nisan 1931 |
Ölçüler Kanunu. |
26 Kasım 1934 |
Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun. |
3 Aralık 1934 |
Bazı Kıyafetlerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun. |
21 Haziran 1934 |
Soyadı Kanunu kabul edilmesi. |
5 Aralık 1934 |
Kadınlara milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkının tanınması. |
|
|
ATATÜRKÇÜLÜK ve ATATÜRK İLKELERİ
Atatürkçülük, Türkiye'nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin iradesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür. Atatürkçülük, her şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Atatürkçülük bir kurtuluştur, milletçe bağımsızlığa kavuşmadır.
Atatürkçülük, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmadır, batılılaşmadır; bir diğer anlamda da modernleşmedir; hür düşünceyi temsil eder, hürriyet ve demokrasi anlayışıdır.
Atatürkçülük, modern bir toplum hayatı yaşama demektir; laik bir düzen kurma, müsbet bilim zihniyetiyle devleti yönetmedir. Bu iki anlamıyla Atatürkçülük, Türk toplumuna uygun sosyal ve siyasal kurumları kurma ve modern toplum olma demektir.
Atatürkçülük ilkelerini “Temel İlkeler” ve “Bütünleyici İlkeler” olmak üzere iki grupta değerlendirmekteyiz.
“Temel İlkeler” :
Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır.
“Bütünleyici İlkeler” :
Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli Birlik ve Beraberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma, Bilimsellik ve Akılcılık, İnsan ve İnsanlık Sevgisidir.
“Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
I. TEMEL İLKELER
Cumhuriyetçilik:
ATATÜRK devrimleri arasında siyasi bir devrim niteliğindedir. Çok uluslu bir İmparatorluktan Türkiye ulus devletine geçiş gerçekleştirilmiş. Böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği kazandırılmıştır. Kemalizm Türkiye için yalnızca Cumhuriyet rejimini tanımaktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.
Milliyetçilik:
ATATÜRK devrimleri ayrıca milliyetçi bir devrim idi. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca emperyalizm karşıtı olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.
Halkçılık:
Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Bu devrim seçkin bir grup tarafından genel olarak halka yönelik bir biçimde gerçekleştirilmişti. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.
Devletçilik:
Mustafa Kemal ATATÜRK yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesinin de devletin ülkenin genel ekonomik faaliyetlerini düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği alanlara veya özel sektörün yetersiz kaldığı alanlara veya ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara yine devletin girmesi gerektiği anlamında yorumlanmaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.
Laiklik:
Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olmaları anlamına geliyor. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır. ATATÜRK'ün laiklik ilkesi Tanrı karşıtı bir ilke değildi. Bu akılcı ve dini siyasettir dışında tutan bir ilke idi. Bu ilke aydınlanmış İslam'a değil, çağdaşlığa karşı olan Müslümanlığa karşısındaydı.
Devrimcilik:
ATATÜRK'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de reformculuk veya devrimcilikti. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaptığı ve geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlar ile değiştirmiş olduğu idi. Geleneksel kavramların iptal edildiği ve modern kavramların benimsendiği anlamına geliyordu. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınmalarının çok ötesine geçti.
II. BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
1-Milli Egemenlik:
Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir. (1923)
2-Milli Bağımsızlık:
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)
3-Milli Birlik ve Beraberlik:
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)
Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)
4-Yurtta Sulh (Barış), Cihanda Sulh:
Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)
Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa gerekir. (1919)
Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)
5-Çağdaşlaşma:
Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)
6-Bilimsellik ve Akılcılık:
a) Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)
b) Akılcılık: Bizim, alık, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)
7-İnsan ve İnsanlık Sevgisi:
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)
Kaynak: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa www.tbmm.gov.tr/Anayasa.htm
Atatürk Araştırma Merkezi www.atam.gov.tr
İstanbul Valiliği www.istanbul.gov.tr/?pid=399
ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİYLE İLKELERİNİN TANIMI
I. TEMEL İLKELER
- Cumhuriyetçilik:
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümet ele millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
- Milliyetçilik:
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlatları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
- Halkçılık:
İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)
- Devletçilik:
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiç bir piyasa da başıboş değildir. (1937)
- Laiklik:
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
- İnkılapçılık / Devrimcilik
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam görünüşüyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)
II. BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
1. Milli Egemenlik:
Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. (1923)
Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunması ile devamlılık kazanır. Bundan dolayı; hürriyetin de eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir. (1923)
2. Milli Bağımsızlık:
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O, ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)
3. Milli Birlik ve Beraberlik:
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz.
Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)
4. Yurtta Sulh (Barış), Cihanda Sulh:
Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)
Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakkisinde en esaslı amil olsa gerektir. (1933)
Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)
5. Çağdaşlaşma:
Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz Batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)
6. Bilimsellik ve Akılcılık:
- Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet bilimdir. (1933)
- Akılcılık: Bizim, akıl, mantık, zeka ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)
7. İnsan ve İnsanlık Sevgisi:
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. insanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir, (1931)
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)
Kaynak: Atatürkçü Düşünce Derneği www.add-berlin.de/?idcat=52